9 Aralık 2010 Perşembe

Av Mevsimi | (boşuna demiyorum ben!)

Boşuna demiyorum ben, türk sinema filmlerine para vermeyin ki, daha fazla gelişmesin.

Fısıltı gazetesinden ve medyadan etkilenen arkadaşlarımın zorlamasıyla Av Mevsimi filmine gittik. Bu kadar reklam ve abartmadan dolayı  ben de birşeyler bekleyerek oturdum tabiki sinema koltuklarına.Ben bir film eleştrimeni değilim. Sadece düşündüklerimi yazacağım. Açıkcası sinemaya para vermeyi sevmem. Bir filmi sinemada izleme düşüncem varsa, filmin özel efektlerinden kaynaklanır genel olarak.

Gelelim filme..

Filmdeki sahneler, oyuncuların performansı, yönetmenin çekimleri, açılar, ışıklar, motor herşey çok güzel. Bu konuda birşey diyemem, diyecek uzmanlığımda yok zaten.
Konu senaryoya gelince; sadece televizyonda film izlemiş bir insan bile olsam, bu konuda birşeyler diyebilecek kapasitedeyim. İlk okulda öğretmen zoruyla birkaç klasik okumuş insanın bile bu konuda söz hakkı var bence. Senaryo inanılmaz durgun, filmde Cem Yılmaz’ın yersiz ama filme hoş bir hava katma amacı taşıyan doğaçlama iki üç esprisi gülümsetiyor bizi o kadar. Gerilim sahneleri gene abartılı olarak kendisinden geliyor. Dram desek o kadar yarım ki.”Ben seni buraya öldürmeye gelmiştim?” nedir bu. Tamam anlıyorum, amaç bir polisiye film yapmak. Polisiye yapıyorum diye, sadece bulmaca çözüp, bak nasıl çözdüm diye göstermek midir amaç bu tarz filmlerde? Bence değil..


İzleyici kitlesinden Karadenizlileri(Lazları) ve CMYLMZ fanlarını çıkardığımızda filmi gerçekten beğenen var mı çok merak ediyorum. Eyvah-Eyvah’ın  trakyalı aksanını kullanarak topladığı izleyici kitlesini, benzer bir taktik kullanarak toplamayı amaçlamışlar anladığım kadarıyla. En azından bu filmin ikincisini görmeyeceğiz..

Bu yüzden Türk filmerine para vermeyin ki , türk sineması gelişmesin diyorum;
Bu önerme yanlış değil, şu açıdan bakın. Bu filmde para gerektiren herşey gayet iyi. Ama senaryo yok. O yüzden türk sinemasının gelişmek için paraya ihtiyacı yok. Eğer çok parayla böyle filmler çekecek, böyle senaryolar yazılacaksa yapılmasın. Gelişmesin Türk sineması.

Türk Sinemasının tek ihtiyacı orjinal senaryolar. 2 ay da yazılmış değil, gerekirse üzerinde 15 yıl çalışılmış senaryolar. 12 milyon dolara da ihtiyacı yok. Çok iyi oyuncularımız, çok iyi mekanlarımız, şehirlerimiz var. Para bir ihtiyaç ama bunun arkasına saklanmak gerçekten kolaya kaçış.

Türkler terminatör tarzı bir film çekmeye kalksa, muhtemelen bir robot kahvehaneye girip kahve sakinlerini döver, konu bunun üzerine gelişir, sonuçta da türk bilim adamlarının robottaki yazılımsal hatayı düzeltmesiyle biter. Mutlu SON!


*(Az önce okuduğum bir habere göre film senaryosu 2004 den beri Yavuz TURGUL tarafından çalışılıp hazırlanmış. Söylediklerim bu film için değil, genellemedir.)

9 yorum:

  1. her zerresine katılıyorum:)

    YanıtlaSil
  2. demekki benim gibi düşünenler varmış=)

    YanıtlaSil
  3. Seni esefle kınıyorum genç adam =)

    YanıtlaSil
  4. olur kabulümdür;) iyisiyle kötüsüyle kabul

    YanıtlaSil
  5. bak şimdi belki senin böyle bir tecrübe edinmende ön ayak olduğumu söyleyip burdan kendime pay çıkarabilirim ancak kimi kandırıyoruz bende bir umutsuz aşk uğruna melisa sözen i daha büyük ekranda görmek sesini daha şiddetli işitmek için gittim filme, bir kaç sahnesi daha olsaydı bende seni kınardım genç arkadaşım esefle.

    YanıtlaSil
  6. o zaman melisa Sözen hayranlarını da izleyici kitlesinin dışında tutuyoruz=)

    YanıtlaSil
  7. bak bu olmadı şimdi bu hayranlık değil ve böyle bir topluluk varsada benim onları yok sayacağımı düşünmediğin için, kınamayacaktım ama şimdi seni şiddetle kınıyorum.

    YanıtlaSil
  8. bugün kınanma günüm=) teşekkür ederimm

    YanıtlaSil