23 Eylül 2012 Pazar

Aşkın Metafiziği | Arthur Schopenhauer


“… İşte bu, yaşama iradesidir; yani hayatın ve hayatın devamlılığının şiddetle talep ettiği şeydir. Bu şey, bu nedenle, ölümden etkilenmez ve kesin, kati, hedefin saptırılamaz olan şeydir. Ama ne var ki, andaki, şimdideki bu var olma halini, daha iyi bir duruma da taşıyamaz: Dolayısıyla (onun için) hayat denince, bu, bireylerin sürekli acı çekmeleri ve hep ölmeleri onun bakımından kesin ve değişmez bir durumdur. Onu bu durumdan kurtarmak için yaşama iradesinin olumsuzlanması hakkı bizde saklıdır; bu olumsuzlama yoluyla bireysel irade, kendini türün soyundan koparır ve türün içindeki o varoluşunu terk eder…
Arthur Schopenhauer, Aşkın Metafiziği, Sh.73, Bordo Siyah Yayınevi, Eylül 2011

22 Eylül 2012 Cumartesi

Ne gerek Vardı şimdi?


                       Değişiklik iyidir çoğu zaman. Blogger'ı wordpress ' e aktardım, çok düzgün gözükmesede, yazdıklarım orada da olsun istedim.  Bakalım beyaz, siyah devam edebilecek miyim bundan sonra yoluma..

Saygılar, sevgiler..

8 Eylül 2012 Cumartesi

Bırakıyorum, akışına..

            Karanlık. Sadece sesler geliyor yakınlardan. Dalga sesleri. Deniz kenarında olmalıyım ama aşağıdan geliyor sesler. Zorluyorum, açamıyorum; sanki göz kapaklarıma tutkal sürülmüş. Rüzgar içimden geçmeye çalışıyor, şiddetli epey. Yosun kokusu geliyor burnuma, kayalıklar olmalı yakınlarda.

24 Ağustos 2012 Cuma

İstanbul | Hasret


                Güneş her gün bir kez daha batıyor penceremin önünden. Ben hiç doğduğunu görmüyorum günün..

                Sonradan fark ediyorum, hiç düşünmeden yerleştiğim odanın tek kanat penceresi batıya bakıyor ve ne zaman dışarı baksam ben hep sana bakıyorum İstanbul..

22 Ağustos 2012 Çarşamba

15 Temmuz 2012 Pazar

14 Haziran 2012 Perşembe

Ben mi kurtarayım Dünya'yı?

            Her şeyi tam yapmalıyım diye odaklanınca, her şeyi yarım yaptığımın farkına vardım. Bazı şeyleri tam yapmalı insan, nasıl yetişsin ki her şeye. Hem zaman yok, hem insan bu insan, süperman değil ya..

23 Mayıs 2012 Çarşamba

Selected | Seçilmiş

Üniversite birinci sınıfta, üzerinde ne yazdığına hiç dikkat etmeden aldığım bir tişörtün, yıllar sonra “acaba ne yazıyormuş” diye baktığımda farkına vardığım, kutsal kitap öğütleri niteliğinde bir kaç cümle..

11 Mayıs 2012 Cuma

Tek noktaya oto-focus özelliği.

            Sorunlarımın neden kaynaklandığını tespit ettim galiba sonunda. Bende odaklanma problemi var ama öyle bildiğimiz odaklanma problemlerinden değil. Normal şartlar altında hiper-aktif çocuklardan falan bildiğimiz odaklanma sorunu, bir şeye odaklanamama sorunudur. Ben de ise tam tersi bir durum söz konusu anladığım kadarıyla.

            Mesela ben şu an yazı yazıyorum ya, başka hiçbir şeye kaymaz gözüm. Ne saatin farkında olurum ne de arka planda çalan müziğin. Tamamen koparım her şeyden. Şu an savaş çıksa, bombalar düşse camımın önüne farkında olacağımı sanmıyorum.

29 Nisan 2012 Pazar

Yarım saat boyunca aralıksız yağan yağmur.

            Yarım saat boyunca aralıksız yağan yağmur sebebiyle mahsur kaldığım köy pastanesinde başlıyor hikaye. Kapının önündeki tentenin altında sigaramı içerken bardaktan boşalırcasına yağmaya devam ediyor yağmur. Öyle böyle yağmak değil bu sefer, gök delinmiş sanki. Yere düşen her damla o hızla yerden zıylayıp yüzüme gözüme çarpıyor. Hiçbir yere gidememenin verdiği sinirle bir nefes daha alıyorum sigaramdan. Uzaklara dalmış gözüm görmesede, üzerimdeki tenteden gelen sesler doluya dönen yağmurun habercisi. Sanki taş atıyorlar yukarıdan, dan-dun sesler geliyor.

26 Nisan 2012 Perşembe

Hani Amerikan filmlerinde olur ya-2

Hani Amerikan filmlerinde olur ya,

Fonda hafif bir longue müzik çalmakta, lüks bir otelin barında tek başına oturmaktadır.  Otuzlu yaşlarında, saçları jöleli, karizmatik bir kişiliktir. Görev icabı zengin bir iş adamı rolüne bürünmüş, teşkilatın ona verdiği 2 bin dolarlık takım elbiseyi giymiştir. Akşam saatleri, yemeğini yiyen otel sakinleri yavaş yavaş barı doldurmaktadır o sırada. Bayanların gözünden kaçmayacak kadar yakışıklı olmasına rağmen ikiz hayat yaşamayı istemediğinden bekar hayatı sürmeye devam etmektedir.

25 Nisan 2012 Çarşamba

Hani Amerikan filmlerinde olur ya

            Hani Amerikan filmlerinde olur ya,

            Okyonusun kenarında bir şehirde ya da köyde doğmuş, bütün gün Acun mayosuyla dolaşan üçgen vücutlu sörfçü sarışın çocuk. Pick up bir arabası vardır onun ve üzerinde en az bir tane sörf tahtası. Gün daha doğmadan sahile gider dalga bekler, bütün gün sörf yapmaktır işi, eğlencesi. Ders de verir kendinden küçük ya da acemi gençlere, parasını da sörften çıkarır. Sarışın olmasına rağmen, yılın yarısında yarı çıplak dolaşmaktan bronz bir tene sahiptir ama hiç gözükmez mayosunun kenarından hiç yanmamış teni.

7 Nisan 2012 Cumartesi

Kahve Falından Çıkan Hikayemsi..

            Karşımda 10-12 yaşlarında bir çocuk oturuyor, yanındaki muhtemelen annesi ve annesinin arkadaşlarından oluşan bir kalabalık var masada. Kadınlardan kimi kahve içmekte, kimi kahve falı bakmakta. Belli ki sıkılmış durumda çocuk, etrafta dolaşıyor sürekli gözleri. Yan taraflarında bir masada kalıyor gözleri. Yirmili yaşlarının ortasında bir genç oturmakta orada, önünde bilgisayarı, koca masada tek başına oturuyor ve  kaptırmış kendini bilgisayardaki işine. Çocuğun dikkatini çeken, gencin tek başına oturması mı, bilgisayarı mı, kirli sakalı mı, duruşu mu bilemiyorum başta.

24 Mart 2012 Cumartesi

Damardan anti-depresan alasım var.

            Duygularımdaki dengesizliği anlatsam anlatamam durumu var şu an, ama ben gene de anlatmaya çalışacağım.

            (John Legend çalıyor winamp’ta. HeartBreaker’ı söylüyor.)

            Maskelenmiş duygular sardı dört bir yanımı, o nasıl mı oluyor?

7 Mart 2012 Çarşamba

Şarkılar çalıyor aklımda

            Aslında bir süre daha biriktirme kararındaydım fakat bir yıl yazmamanın parmaklarımda kireçlenme yapacağı korkusu sardı içimi, sonra bozdum yeminimi. Kesin kararlar almaktan haz etmiyorum ama çokca deniyorum bunu. Kendime kendimi kanıtlamak gibi bir şey.  İşleyen demir ışıldar atasözüyle de kendimi biraz gazlayınca,  işte yazıyorum.

            Şarkılar çalıyor aklımda;

Drake feat Rihanna- Take Care
I know you’ve been hurt by someone else...
...If you let me here’s what I’ll do
I’ll take care for you...