9 Ağustos 2012 Perşembe

Varoluşun dar çerçevesi..

Varoluşun dar çerçevesi..

Genç Werther


Şu an, aynı Goethe’in Genç Werther’in ağzından söylediği gibi Varoluşun Dar Çerçevesi’inde takılıp kaldım. Başka bir halde olmam mümkün değil aslında, demek istediğim bunun farkındalığı çöktü üzerime..

Ölümlü bakış açısı diye bir şey var, bilir misiniz? Bilir misiniz diye sormak doğru değil aslında, doğru olan: “farkında mısınız?” diye sormak..

Ne kadar ilerisini görebilir ki insanoğlu bu dar çerçeveden ya da ne kadar bilgelikle bakabilir ki ?

Varoluş diyor, nedir ki varoluş? Nasıl Var olur insanoğlu? Nefes alması yeter mi var olmak için? Yoksa Descartes’ in dediği gibi “Düşüyorum öyleyse varım” mıdır olay? Ömrünü mağarada insandan, kentten uzak olarak geçirmiş bir insan, bir dikili ağacı olmadan göçtüğünde bu dünyadan Var olmuş sayılır mı?

Çerçeveyi bakış açısı olarak algılarsak, Türkçede sık kullandığımız bir şey geliyor aklıma: At gözlüğü. Atabilir mi insan at gözlüklerini? Sadece gözünün önünü görmekten öteye geçebilir illaki, ki geçmiştir de zaten ama tamamen çıkarıp koyabilir mi kenara?

Ve..

Hayat, hep devam eder..

UnknownPerson


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder