7 Haziran 2012 Perşembe

Tam On yıl olmuş.. | Neden?

Tam on yıl olmuş kendi kendime ilk kez “Neden?” diye soralı..


Ne değişmiş peki bu kadar yıl boyunca?

Ben neler neler denemişim, ne yollara girmişim, kimler kimler olmuşum, neler neler yapmışım şimdi bakınca geçmişe..

Peki ne gelmiş benimle bu güne? Neredeyse hiç bişi..

Her cevabı buluşumda değişmişim ama sonunda gene aynı soruya gelmişim...

Bugün bir şeyler okurken farkına vardım ne kadar zaman geçtiğinin;

“Altmışıma kadar bildiğim şeyler zaten yirmisinde öğrendiklerimdi. bir ömrün, bir arayışın gereksiz kırk yılı..."
Emil Michel Cioran
            Sonra Tolstoy’un dedikleri aklıma geldi tabi;

“ Benim sorduğum soru -ki beni elli yaşında intiharın eşiğine getirmişti- sorulabilecek en basit soruydu ve budala bir çocuktan tutun da bilgeler bilgesi bir yaşlıya kadar herkesin ruhunda yatan şeydi. Bu, insanın cevabını bulamazsa yaşayamayacağı türden bir soruydu ve ben bunu tecrübelerimle öğrenmiştim. Soru şuydu:
"Bugün yaptıklarımın ve yarın yapacaklarımın sonucunda ne olacak? Hayatımın tamamının sonucunda ne olacak?"

Farklı bir yoldan söyleyecek olursak soru şöyleydi: "Niçin yaşayayım, niçin herhangi bir şeye karşı bir istek duyayım, niçin herhangi bir şey yapayım?" Soru şu şekilde de ifade edilebilir: "Hayatımın, beni bekleyen, kaçınılmaz olan ölümün yok etmeyeceği bir anlamı var mı?"

Farklı şekillerde ifade edilebilen bu tek soruya bir cevap arıyordum ve şunu anladım ki, bu soru dikkate alındığında insanlığın bütün bilgisi sanki uçlarında iki ayrı kutup olan iki zıt yan küreye bölünmüş durumda: Biri negatif, diğeri pozitif kutup; ama kutupların ne birinde ne de öbüründe hayatla ilgili sorulara cevap bulmak mümkündü. “
Leo Tolstoy

            Sonra, ölüm döşeğinde –gider ayak- geride kalan herkese ders olacak (hatta ondan sonrakilere) sözü söyleyen Vincent Van Gogh’ un dedikleri geliyor aklıma:

“Mutsuzluğum sonsuza dek sürer.”

Şimdi bu kadar insan aramış ve bulamamış (gerçi Tolstoy bu gruba dahil değil ama, daha bir çok büyük şahsiyet sayılabilir bu insanların arasına) , ben mi bulayım? Ne haddime ki bu konuda düşünmek? Nerden ve nasıl başladım bu işe bilmiyorum ama sonunu hiç de iyi görmüyorum bu aralar.


          En azından şimdilik şu lafın arkasına sığınarak belki biraz huzur bulurum diye umuyorum;

“It's not the destination so much as the journey, they say.”
Jack Sparrow


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder