Garip bir ay oldu ekim ayı,benim için. Boşluktan sağa sola savrulmanın dışında bir çok şey gördüm denilebilir açıkcası. Gördüm dediğim şeyler de dolayısıyla bu savrulmanın etkisinde gerçekleşti. Tipik bir boğa burcu insanı olarak, hayatımda yenilikler kolay kolay olmaz benim. Genelde benzer yerlerde yemek yer, benzer insanlarla muhabbet eder, benzer saatlerde uyur uyanırım. Savruk yaşam tarzında böyle olası alışkanlıkların devamı zor oluyor tabi, bu da yeni şeyler,yeni insanlar, yeni olaylar çıkarıyor insanın karşısına.
Hayatta herşeyin bir amaçla karşımıza çıkıtığını düşünen bir insan olarak, boşluğu gerçekten amaç olarak da boş olduğunu düşünürdüm. En başından bu değişti hayatımda. Boş olmak iyi birşeymiş, insanı dürter kendine getirirmiş.
Anladım ki, hayatın kanunu bu. İnsan gençken o kadar koşturur,enerjisini o kadar çok savurur ki boş işlere, yaşlılıkta çıkar acısı. İki merdiven çıkmak eziyet oluverir insana bir zaman geldiğinde. Çok güldük birazdan ağlayacağız mantığı da tamamen aynıdır. Öyle mükemmel bir denge içinde yaşıyoruz ki, sürekli gülüyor olmak bir zaman sonra kabak tadı vermeye başlar. İnsan arada bir normal olmalı, arada bir üzülmeli, arada bir gülmeli eğlenmeli ki, herşey tadında olsun. Her zaman inişler ve çıkışlar olacaktır hayatta.
Bir hikaye yazasım geldi şimdi,