26 Ekim 2010 Salı

Okuma,saçma çünkü!


Öyle bir yazasım varki şu an, sayfalarca saçmalamak istiyorum.Sebep mi? sebep çok basit bomboşum çünkü. Yapacak hiçbir şeyim yok. Gerçekten yok ama. Ne yazdığımı unutana kadar yazmak istiyorum, hatta ne düşündüğümü unutana kadar.

Bugün başımdan geçen bir olayı paylaşayım seninle; dersim bitti çıktım binanın önüne takılıyorum öyle boş boş, bekledim bekledim, sıkıldım sonra eve geldim. Işte bu kadar olay. Ee ne oldu peki şimdi diyebilirsin tabi, sana birşey yokmuş gibi gelebilir tabi ama bu benim için öyle büyük bir olay ki. Çok boşum arkadaş. İçinde bulunduğum durum olarak boş kalmıyorum sadece, asıl canımı sıkan da bu. Ben boş bi insanım, dünyayı fethetmek gibi bir amacım yok çünkü. Kenarı köşesi yırtık pırtık o kadar düşüncem var ki, hepsi bir ergen düşüncesinden farksız. Bazı zamanlar hormonal problemlerim olduğunu düşünüyorum, ama tabi ne kadar düşünebilirim ki bu ergen beynimle? Laf olsun işte.

Bi de çok sıkıntılıyım,okulun bana verdiği ders program konusunda. Daha önceden biliyordum tabi, son sınıf öğrencileri okula uğramazlar fazla falan derlerdi. Haftanın 3 günü sadece dönem dersim var. onun dışında alttan aldığım dersler olmasa okula da çıkmıcam. Ama ben tabiki okulda olmak istiyorum, çünkü evde çok sıkılıyorum yahu. Ne bu böyle, ne müzik dinleyebiliyorum adam akıllı, ne de internette uzun uzun kaybolabiliyorum. Eskiden bilgisayar başında unutabilirdim zamanı ama artık nedense pek mümkün olmuyor bu. Bu yüzden okulda olmak daha güzel herzaman. yazı yazarak saçmalak yerine okulda arkadaşlarımla saçmalamak daha eğlenceli tabiki. En azından laf arasında kendime birşeyler çıkarabiliyorum uğraşacak. Yazarken, uğraştığım beceremediğim şeylerle eğleniyorum zaten. Işte bu sebeplerden dolayı okula gidiyorum açıkcası. Bunu sadece sosyal olaylar olarak algılamamak gerekir tabi, dersler de buna dahil, asıl amaç dersler olsa bile, hiç bir öğrenci(neredeyse) dersler için yaşamaz.

Neyse çok büyük bir olay dediğim cümlenin diğer bir kısmına geçeyim şimdi.Bekledim bekledim, aslında gelmedi diye devam etmeme gerek yok orda. Çünkü gelseydi eve gelmezdim zaten hemen. Aslında birini bekliyorum evet, ama hiç gelmeyecek birini, ama konunun bunla hiçbir alakası yok. Herkes birşeyler bekler değil mi? annesinden babasından arkadaşından sevgilisinden falan filan. Ben kimseden birşey beklemiyorum. Şahsa takılmamayı öğrendim ya bi kere! Ben bir işaret bekliyorum, uğraşıcak bişeyler, şuraya git diyecek bir tabela, gel diye seslenen gaipten bir ses. Galiba çok şey bekliyorum ben. Ama ne yapabilirim ki? He tabi işin bir de şu boyutu var. ikili ilişkilerde beklentidir herşeyi sıkıntıyı sokan ya, ben şimdi beklemekten vaz mı geçmeliyim?Ne bileyim, hadi o zaman beklemiyorum, ama beklemekten sıkılan bir insanın beklemezken ne kadar sıkılabileceğini tahmin edebilirsin kanımca.

Bunu da geçtim,geldik olayın sonuna nerdeyse. Sıkıldım. Bu sebepten insanlar bana şıpsevdi falan derlerdi. Ama benim olayım bu değil, şıp diye sevilmez zaten. Neden bilemiyorum gene, ben herşeyden sıkılırım, dizi-film-tv izlerken izlemekten, dersteyken dersten, netteyken netten, içerken içmekten, sevişirken sevişmekten,sigara içerken sigaradan,yazarken yazmaktan, okurken okumaktan… Ee durum böyleyken ne yapabilirm ki yani, ben böyleyim arkadaş. Hiçbir şey keyif vermiyor,sarmıyor beni. Ne yapayım? Varsa bi önerin deniyeyim tabi, birşey kaybetcek değilim. Sıkılgan bir ruha sahip olduğum doğrudur. Ama bu sürekli böylemi hayır, dengesiz ve düzenli bir şekilde hayatımda her zaman. Saati, günü dengesizdir heran gelebilir ama geldi mi düzenlidir, kolay kolay gitmez ve sabit olarak sıkılırım ben. Sanırsam sıkılmadığım tek birşey var şu hayatta, saçmalamak. Saçma şeyler yaparken, düşünmediğim için sıkılmadığımı düşünüyorum şu an. 

Olayın sonu ise, eve geldim. Bugünlerde hep eve geliyorum ben. Bu durumdan da sıkıldım sanırsam, evdeyken evden sıkıldığım gibi, evde değilken eve gitme düşüncesinden bile sıkılıyorum. Hatta eve girdiğimde daha da çok sıkılıyorum doğal olarak. Burç falan okuyorum inanırmısın;
“Sevgili Boğalar Salı gününe İkizler burcunda ilerlemesini sürdüren Ay etkisi altında başlıyoruz. Bu enerjinin bugünkü yansıması, sizi rahatsız eden ancak pek de önemli olmayan küçük sıkıntıları mantıklı bir bakış açısıyla devre dışı bırakmanız adına destekleyicidir. Evet günlük aktivitede bazen öyle şeyler canımızı sıkıyor ki, ancak sonra düşündüğümüzde görüyoruz ki bunları kafamıza takmak bize ancak zaman kaybettiriyor. İşte bugünkü enerji bize olayları duygusal açıdan ele almadan net tespitlerde bulunarak çözüm yolu gösteriyor. Bu çözüm yolu ister iş ister aşk isterse farklı bir konuyla ilgili olabilir.İREMSU”

orda bile açıkca belirtiyor durumumu ama ben hala konuşup saçmalıyorum. Çünkü evde yapabileceğim pek birşey yok. Asıl olay eve gelmekden ziyade, dünyaya gelmek, ben bundan daha çok sıkılıyorum. “What’s the point” der amerikanlar, bok mu var da geldim yani, çok gerekliyim ya. 

Asıl koyan da geçtiğimiz hafta beyin fırtınası yapmaya çalışan hocanın canımı çok sıkması. Hanımefendi derse geldi, tahtaya bir yazı yazdı; “ne işe yararsınız?” hadi bakalım gel de bul bu sorunun cevabını. Cevap çok basit aslında ama bulası gelmiyorki insanın. Tüketirim ben arkadaş, dengeler dünyası ya, sen üret ben tüketeyim. Sevildiğimi hiç düşünmedim, bir insanın gerçek beni gerçekten sevebileceğini de, ama ben o kadar tüketiciyim ki, sevgiyi bile tüketebiliyorum. Ne kadar acı değil mi? 

Şu ana kadar yeterince saçmaladığım kanaatindeyim. Galiba, bunalımdayım ben. O kadar şeffaf bi insanım ki, gördüğün gibi hemen sıktım canını can sıkıntımla (boşluğumla). Bugünlük yeter bu kadar o zaman. Dinlediğin için sağol var ol. Sen olmasan ne yapardım ben!

1 yorum:

  1. belli bir bölümünün fazla günlük vari belki biraz özensiz belki blog un tam amacının ne olduğunu bilmememden dolayı bana öyle gelmesindendir bilmiyorum hepsini okumadım giriş ve sonuç kısımları ile ana fikre yürüdüm , kendine haksızlık ediyorsun herkesin bir buhran dönemi olabilir ki normalde nasıl biri olduğunu bilmiyor musun da şuan ki 'boşluk' halin bu kadar canını sıkıyor ,küçük sorunları 'Kenarı köşesi yırtık pırtık' düşünceleri yabana atma damlaya damlaya depresyon olur.. =)

    YanıtlaSil